Alt İşlev Tuzakları Nelerdir?

Alt işlev tuzakları ve kavrama deneyimi konusuna geçmeden önce bir konuyu açıklamakta fayda görüyorum. Bilişsel işlevlerin çalışma mekanizmasında iki benlik yapısı vardır. Birincisi baskın ve yardımcı işlevimizden oluşan bilinçli benliğimizdir. Bu benlik, erişimimizin en kolay olduğu benliğimizdir. Sadece bize özgü güçlü yönlerimizi içermektedir. Ayrıca bu güçlü yönümüzü kullanmak ve geliştirmek de bize devamlılığı olan bir memnuniyet duygusunu yaşatır.

İkincisi ise  bazen “kayıp”, “unutulmuş” veya “bilinçsiz benlik” olarak adlandırılan diğer benliğimizdir. Üçüncül ve alt işlevimizden oluşur. Bu benliğimize bilinçli olarak erişimimiz kısıtlıdır. Bu nedenle bilinçli benliğimize göre daha çocuksu ve gelişmemiştir. Ancak bu durum, onu önemsiz kılmayacaktır. Çünkü bu iki benliği uzlaştırmak, içsel barış, bütünlük ve tatmin duygusu yaşamamız için çok önemlidir.

Başlarken

Ne yazık ki, bu iki benlik arasındaki uzlaşma süreci nadiren kolaydır. Bunun en temel sebebi iki benliğimizin de tam kontrol istemesidir. Onların bu eğilimleri uzlaşma konusunda bizi isteksiz yapar. Bu isteksizlik hali de iç dünyamızda bir tür intrapsişik halat çekme oyunu yaşamamıza neden olur.

Elaine Schallock’a göre “sağlıklı” psikolojik işlevsellik hali, işlevsel yığının tepesinden başlayıp aşağı doğru ilerlemeyi içerir. Başka bir deyişle, en çok gelişmiş işlevimizin diğer işlevlerimize yol göstermesine izin vermemizi gerektirir. Schallock’un “yığın atlama” olarak tanımladığı sağlıksız işleyiş, alt işlevin amaçlarına veya arzularına öncelik vermemizle sonuçlanır.

Ne yazık ki, yukarıdan aşağıya işleyiş ile “yığın atlama” arasında ayrım yapmak oldukça zordur. Çünkü alt işlev tuzakları “koyun postuna bürünmüş kurt” gibidir. Öyle ki alt işlev, kolayca baskın işlevin kimliğine bürünür. Bu nedenle karar verme süreçlerimizde baskın işlev olanla alt işlev olanı ayırt etmemiz zorlaşır. Ayrıca yine bu nedenle bizim için sağlıklı olanla sağlıksız olanı ayırt etmekte de zorluk yaşarız. Bu durum, alt işlevimizin, yaşamsal kararlarımız üzerinde sinsice büyük bir etki yaratmasına neden olur.

Ancak bu yazıda, alt işlevin günlük yaşamdaki etkisini, özellikle saplantılı, zorlayıcı, bağımlılık yaratan ve mükemmeliyetçi davranışlarla karakterize edilen “kavrama deneyimi” konusundaki rolünü ele almak istedim. Amacım, kavrama deneyiminin belirtilerinin yanı sıra alt işlevimiz tarafından sunulan yaygın yalanların ve ayartmaların farkındalığını artırmaktır. Böylece biraz olsun iç dünyamıza bir sükunet getirebilme ihtimaline sahip olabiliriz. Ayrıca kendimiz için doğru olan seçim konusunda içimizi daha rahat tutabiliriz.

Alt İşlev Tuzakları ve Kavrama Deneyimi

Kavrama deneyimi, bireyin baskın veya alt bilişsel işlevinde çok fazla kaybolmaya başladığında ortaya çıkar. Ayrıca diğer iki işlevini, yani yardımcı ve üçüncül işlevini ihmal etmeye başladığı da gösterir. Bundan dolayı diyebiliriz ki; kavrama deneyimi dört bilişsel işlevin işleyişlerinin de dengesiz olduğu bir durumu ifade etmektedir.

Halbuki her kişiliğin dört işlevini de dengelenmesi gerekir. Ancak birey, bunun yerine sadece bir işlevine daha fazla önem vermeye başlamıştır. Haliyle kavrama deneyimi de ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda birey varoluşsal krizler, depresyon ve hatta kişilik bozuklukları yaşamaya adaydır.  

Yığın Atlama

Hiçbir kişilik tipi, alt işlevin cazibesine karşı bağışık değildir. Birçok yönüyle psikolojik bütünlüğümüzün anahtarını taşıdığı için mümkün olduğunca çabuk “ona ulaşmak” isteriz. Bu da oldukça doğal bir istektir. Ancak sonucu yığın atlamamızdır. Alt işlevimizi şımartarak bütünlük elde etmeye yönelik aceleci girişimlerde bulunmamızın sebebi de bu isteğimizdir. Schallock’un bu seçimimize verdiği isim ise “yığın atlama”‘dır. Durum bu ise o zaman şu sözü söylemek hiç de anormal olmaz:

“Hepimiz bütünlüğü aradığımıza ve oraya ulaşmak için elimizden geleni yaptığımıza göre, aslında hepimiz “günahkarlarız”. K. Akdeniz

Yığın Atlama Örnekleri

Kavrama deneyimde birey, yardımcı ve üçüncül işlevini tamamen atlarken; yalnızca baskın ve alt işlevine kilitlenmektir. Örneğin, tasavvur edilen bir görüntüyü (Ni) mükemmel bir şekilde boyamaya (Se) kilitlenen bir INFJ’yi düşünelim. O, bu kilitlenmenin etkisiyle aniden başkalarına yardım etme konusunda (Fe) isteksiz olacaktır. Veya bir INTP’nin, kendisine ün (Fe) getirecek bir işi üretmeye (Ti) takıntılı hale geldiğini düşünelim. O, bu takıntısı nedeniyle kendisini yeni fikirleri veya olasılıkları keşfetmeye (Ne) kapatacaktır.

Ya da bir INFP’nin sorumluluk sahibi olmaya (Te) odaklandığını düşünelim. O, bu odaklanması ile yaratıcılığını (Ne) geliştiremez veya düzenli olarak kullanamaz bir hale gelecektir. Hatta bir işi birbiri ardına tamamlamaya çalışacak ve ne kadar sorumlu olduklarıyla övünerek oradan oraya savrulacaktır. Ayrıca sorumluluk kültürel olarak olumlu bir erdem olarak kabul edildiğinden, sorumluluk takıntısının aslında sağlıksız olduğunu ve cüretkar bir “günahkara” dönüştüğünü fark edemeyecektir.

Kavrama deneyimi içinde yığın atlayan bir INFP, açık fikirliliğini (Ne) ve şefkatini (Fi) kaybedecektir. Hatta diğerlerinin de aynı şekilde olmalarını ve kendileri kadar sorumlu olmalarını (Te) talep edecektir. Bir ENP ise yığın atladığında alt işlevi Si’nin görev duygusu tarafından kontrol edilecektir. Bunun sonucunda sağlıksız bir INFP gibi davranmaya başlayacaktır. Bir NFP ise kavrama deneyimi sırasında bir STJ’nin sağlıksız versiyonuna benzeyecektir.

Kavrama Deneyimi

İnsanın alt işlevin etkisinden kaçınması inanılmaz bir zorluk konusudur. Çünkü alt işlevimiz bizi en azından bir süreliğine iyi hissettirir. Ayrıca kavrama deneyimi genellikle kendimizi odaklanmış ve meşgul hissettiğimiz bir süreçte ortaya çıkmaktadır. Yani kendisini doğal bir sürecin parçasıymış gibi gösterir. Bu durum aslında alt işlevin kullandığı bir maskedir.

Örneğin yorulduğumuzu hissettiğimiz bir anda bir kahve molası vermek istememiz gayet normaldir. Bu gayet sağlıklı bir sürecin parçasıdır. Bu süreçte benliğimiz en iyi haliyle hala dümendedir. Biz de gayet doğal bir şekilde yaptığımız şeyden uzaklaşarak bir süre başka bir şeyin tadını çıkarabiliriz. Önemli olan nokta şurasıdır: bu normal süreçte tek bir faaliyete veya işleyiş biçimine kilitlenmiş değilizdir. Ayrıca psikolojik olarak da esnekliğimizi koruruz. Yani dinlenip odaklandığımız şeye geri döneriz.

Ancak kavrama deneyimi öyle değildir. Tam tersine bir tuzaktır. Bağımlılık yapan bir ilaç gibi bizi sürekli kendisini daha fazla deneyimlemeye davet eder. Örneğin, işten yorulduğumuz için mola verip kahve içmeyiz; tam tersine kahve içmek için yorulma bahanesi üretir ve mola veririz. Ta ki, kendimizi takıntılı, zorlayıcı, mükemmeliyetçi bir şekilde hareket ederken bulana kadar.

Tünel Vizyonu

Kavrama deneyimi bireyde tünel vizyonu geliştirir. Örneğin mizah anlayışımızı kaybederiz. Ayrıca sorumluluklarımızı yerine getirmekte güçlük çekeriz. Bunun yanında farkında olmadan çevremizdekilerin yetersiz işlevlerini kışkırtır ve onları bizim kötü durumumuza uymaya teşvik ederiz. Bundan dolayı kavrama deneyimlerinin bulaşıcı bir tarafı da vardır. Neyse ki, sağlıklı davranışlar da bulaşıcıdır.

Alt İşlev Tuzakları ve Baştan Çıkarma Cümleleri

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi, her kişilik tipi, kavrama deneyimi yaşamasına yol açabilecek kendine özgü bir “ayartma tuzağına” sahiptir. Aşağıdaki liste, alt işlevin bazı yaygın “yalanlarını” veya “cezbedici cümlelerini” bize gösterir:

  • ETJ’ler: “Kişisel duygularım, değerlerim veya ailem (Fi) bana bütünlük getirecek.”
  • EFJ’ler: “Mantıklı ve kendi kendine yeterli (Ti) olmak bana bütünlük getirecek.”
  • ITP’ler: “Olumlamayı veya kamu saygısını (Fe) güvenceye almak bana bütünlük getirecek.”
  • IFP’ler: “Hayatımı organize etmek veya kariyerimi ilerletmek (Te) bana bütünlük getirecek.”
  • INJ’ler: “Dünyayı mükemmelleştirmek ya da zenginlik (Se) edinmek bana bütünlük getirecek.”
  • ISJ’ler: “Bağlantı kurmak ve yaratıcı olmak (Ne) bana bütünlük getirecek.”
  • ESP’ler: “İçgörüleri (Ni) elde etmek ve yaymak bana bütünlük getirecek.”
  • ENP’ler: “Geçmişi ve gelenekleri (Si) onurlandırmak bana bütünlük getirecek.”

Bir kişilik tipinin baştan çıkarıcı cümleleri veya tuzakları, başka bir kişilik tipi için tamamen zararsız ve sağlıklı olabilir. Örneğin, bir ISTJ için sağlıklı işleyiş, sorumlu, kural bilinçli (Te) ve saygılı (Si) olmaya odaklanmayı içerir. Ancak gördüğümüz gibi, bunlara odaklanmak NFP’ler için sağlıklı sonuçlar doğurmaz.

Bu noktayı özellikle aklımızda tutmalıyız. Ayrıca her kişilik tipinin kendini baştan çıkaran cümleye kapılmaktan kaçınması için gerekli adımları atması da önemlidir. İlk adım, bu yalanların ve ayartmaların yanı sıra kıskaca düşmenin uyarı işaretlerinin daha fazla farkına varmaktır. Bu sebeple kariyerimizi ve hobilerimizi dikkatlice seçmek, nasıl çalıştığımıza veya oyunu nasıl oynadığımıza dikkat etmek çok önemlidir.

Lütfen, bu yazı ile ilgili görüşlerinizi yorumlarda benimle paylaşın!

Konu ile İlgili Diğer Yazılar:

>>> Alt İşlev Nedir?

>>> Alt İşlevin Karanlık Tarafı Nasıl Çalışır?

>>> Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri Nelerdir?

>>> Alt İşlevi Bütünleştirmek

Referanslar:

Beyond Rare
Psychological Types
Personality Hacker
My True Type:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir