Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri Nelerdir?

Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri Nelerdir?

Bir önceki yazımda kısaca alt işlevi bütünleştirmekten bahsetmiştim. Bu yazımda da bütünleştirmenin anahtar faktörleri konusunu ele alacağım. Ayrıca alt işlevi bütünleştirmede kritik bir rol oynayan dört faktöre bir göz atacağız. Öncelikle belirtmeliyim ki, bu dört faktör bilinç, seçimler, kontrol ve cesaret konularıyla ilgilidir.

Öncelikle şu yazılarımıza bir göz atabilirsiniz

>>> Alt İşlev Nedir?

>>> Alt İşlev Tuzakları Nelerdir?

1. Bilinçli Farkındalık ve Karar Verme Sürecini Geliştirme

İnsanın bilinçli karar verme sürecinde kişilik tipinin etkisi çok büyüktür. Çünkü kişilik tipimiz işlevsel yığınımız yoluyla bu karar sürecine doğrudan etki eder. Ayrıca baskın ve yardımcı işlevimizi daha çok kullanmamız için baskı yapar. Çünkü bu iki işlevimizin bilinçli olarak erişilebilirliği çok yüksektir.

Aslında bu işlevler, kişiliğimizin en gelişmiş işlevleri olduğu için karar süreçlerinde söz hakkının onlara verilmesi mantıklıdır. Ancak bu durum alt işlevin sürece dahil edilmemesi anlamına gelmez. Sadece üst işlevlerin karar süreçlerimizde daha etkin ve kapsayıcı olduğu anlamına gelir.

Bu işlevsel “zorlama düzeninin” farkında olmak, daha sağlam, makul ve uzun vadeli memnuniyete yol açan kararlar almamızın yolunu açar. Bu durum aynı zamanda alt işlevleri tatmin etmeye de hizmet eder. Sonuç olarak diyebiliriz ki karar verme süreci bilişsel bir süreçtir.

Ayrıca ilk işlevlerimiz bu konuda daha etkindir. Ancak alt işlevlerimizi de bu sürece dahil etmek, kararlarımızın tutarlılığı açısından çok önemlidir. İşte bu nedenle bizlerin, bilinçli farkındalığa dayanan bir karar verme sürecini geliştirmeye ihtiyacımız vardır.

Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri 2: İş, İlişki ve Yaşam Tarzı Seçimleri

İçedönük tipler, dış dünyadaki yaşamlarını iç alemleri ve değerleriyle uyumlu hale getirmek için güçlü bir ihtiyaç hissederler. Bu “iç dünyalarını dışa vurma” dürtüsü, onları iş hayatlarında, ilişkilerinde ve yaşam tarzlarında içsel ideallerini görmeye zorlar. Haliyle hayatlarını bunları görünür kılmaya gayret ederler.

Bundan dolayı kendi özgünlüklerini engelleyen, kısıtlayan ya da onları bunlardan vazgeçmeye zorlayan koşullar altında kendilerini çok kötü hissederler. Böyle bir ortamda yaşamak onları “tam hissetmeme” içgüdüsüyle baş etmek zorunda bırakır.

Bu yüzden kendilerini doğru kariyer ve doğru insanı bulma konusunda zorunlu hissederler. Çünkü bu hissi yaşamamalarının tek yolunu bu iki alanda doğru kararı vermek olarak görürler. Tipler içerisinde özellikle mistik yönleri güçlü olan içedönük sezgisel tiplerin bu seçimlerinde çok dikkatli olmaları önemlidir. Çünkü bu alanlarda yapacakları herhangi bir kötü seçim, kendilerine özgü yaşamlarını çok zahmetli bir hale getirecektir.

Bu nedenle, IN tiplerinin önceden akıllıca kararlar vermenin kesinlikle daha az acı verici olacağını bilmeleri önemlidir. Evet, hayat alternetifsiz değildir. Hatta aldığımız kararlardan geri dönme imkanları da vardır. Ancak böyle hayati kararlardan geri adım atmak da (özellikle kısa vadede) doğru kararı vermek kadar zordur. Yine de değişiklik yapmak, uzun vadede hiç değişiklik yapmamaktan daha iyidir.

İş, ilişki ve yaşam tarzımız konusunda yapacağımız bu tercihler bilişel işlevlerimizi bütünleştirme konusunda özellikle önemlidir. Çünkü yaşayacağımız yığın atlama, kavrama deneyimi gibi bir çok işlevsel problemin altında bu alanlardan gelecek veriler yatmaktadır. Bu alanlarda yapacağımız seçimlerin doğruluğu bizleri, işlevlerimizi bütünleştirme konusunda başarıya götürecektir. Tabii ki bu başarının sonucu huzur ve saadet olacaktır.

Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri 3: Kontrolden Vazgeçmek

İnsanın kişilik tipi ne olursa olsun; alt işlevi bütünleştirmek bir dereceye kadar kontrolden vazgeçmeyi gerektirir. Bu, kimliğimizin geçmişine ve kişiliğimizin çalışma şekline olan bağlarımızı gevşetmeyi içerir. Bu süreç korkutucu bir süreç olabilir. Çünkü şu ana kadar geliştirdiğimiz alışkanlıklar sağlıksız olsalar bile, egomuzu rahatlatırlar.

Bu nedenle egomuzun alıştığı kalıpların dışına çıkma kararı vermek bize bazan korkutucu gelecektir. Çünkü bu kalıpları terk etmekle kimliğimizi veya amaç duygumuzu tamamen kaybetmek korkusu yaşarız. Neyse ki kişisel gelişim, geçmiş tutkularımızdan ve alışkanlıklarımızdan tamamen vazgeçmeyi gerektirmez. Örneğin, duyum yönünü geliştirecek bir INFJ’nin ESTP’ye dönüşmesi mümkün değildir. Aslında, kendini gerçekleştirme süreci alt işlevin maniplasyonunun önünü kesecektir. Haliyle alt işlevimizin sesi kesilecektir. Bundan dolayaı da baskın işlevimizi daha etkili bir şekilde kullanılmaya başlarız.

Bu durum bir paradoks gibi görünse de aslında olan budur. Çünkü alt işlevi bütünleştirirken kontrolü bırakarak onun yüzeye çıkmasını sağlamak, baskın işleve daha çok alan kalmasını sağlayacaktır.

Ayrıca alt işlevi bütünleştirmek faaliyeti, onu işlevsel sürece doğru bir şekilde entegre etmek demektir. Bu entegrasyon sürecinin bir anahtarı da geleceği sürekli kontrol etme ihtiyacından vazgeçmektir. Çünkü geleceği kontrol etmeye çalışırken, kendimize endişe yükleriz. Bunun sonucunda ise kendimizi hayal kırıklığına hazırlamış oluruz. Özellikle sezgisel tipler daha güçlü bir gelecek yönelimine sahiptirler. Bu nedenle kontrolden vazgeçme konusunda en çok onlar zorlanırlar.

Bütünleştirmenin Anahtar Faktörleri 4: Cesaret Bulma

İnsanın kendine özgü otantik bir hayat kurması hem içsel hem de dışsal olarak bilinçli bir cesaret gerektirir. Böyle bir hayatı inşa etmek bu nedenle kolay bir iş değildir. Bütünleştirme konusundaki belki de en önemli anahtar faktör bu nedenle cesarettir.

Çünkü büyük bir içtenlik ve samimiyetle kendimize dürüst bir şekilde bakmamızı gerektirir. Ayrıca yine dürüst bir şekilde kişiliğimiz ve kimliğimiz hakkında yaptığımız varsayımlarla yüzleşmeyi zorunlu kılar. Bu iki faaliyet bir insanın kendisiyle yapacağı bir yüzleşmedir. Ve cesaret olmadan yapılamaz.

Bütünleştirmenin bir faktörü olarak cesaret, aynı zamanda değişiklikler yapma isteğini de zorunlu kılar. Bu değişiklikler genellikle dış dünyamızla ilgilidirler. Özellikle dış dünyadaki tutumlarımızın ve koşullarımızın değişimi konusunda istekli olmamızı gerektirir. Aslında bu süreç bir tür hesaplaşmadır. Bu kritik hesaplaşma genellikle kişinin her şeyi sorguladığı ve yaşamını değiştiren kararlarla boğuştuğu bir zamandır. Bu zaman da karşımıza genellikle “orta yaş krizi” olarak çıkar. Tabii ki bu kadar basit değildir. Çünkü bu anlamda yaşanan her süreç bir orta yaş krizi değildir.

Bie anahtar faktör olarak cesaretin bir yönü de kendini ve inançlarını savunma yeteneğini geliştirmektir. Bu yetenek kişisel özgünlüğe yönelik bu itici güçtür. Ayrıca bu yönüyle bir açıklık, netlik ve dürüstlük üzerine kuruludur.

Bu yönüyle bakıldığında özellikle içedönük tipler için zorlayıcıdır. Çünkü onlar genellikle kanaatlerine sıkı sıkıya bağlı kalma eğilimindedirler. Ayrıca kannatlerine güven konusunda sıkıntı yaşayan IP’ler içinse kendileriyle yüzleşme daha da zordur. Çünkü onlar için geçmişte edindikleri hükümlerin yanlışlığını ifade etmek özellikle zor bir iştir.

Bu nedenle cevapları iç dünyalarında değil de kendi dışında aramaya başlamaları muhtemeldir. Kendileriyle yüzleşmenin zorluğu onların genellikle şüphelerini ve kararsızlıklarını artırarn bir şeydir. Bu nedenle tipoloji bilgisi, her bir tip için özgün işleyişin nasıl göründüğüne dair nesnel bir harita sağlayarak bireylere yardımcı olur. Aynı zamanda onlara bütünleşme konusunda cesaret ve ilham veren önermeler içerir.

Son Düşünceler

Kişisel gelişim, hem aktif hem de pasif olarak işlev görmemizi gerektirir. Ayrıca kendimizi, kişilik tipimizi, değerlerimizi, motivasyonlarımızı anlamak için de aktif olarak çalışmayı gerektirir. Hatta bu anlayışla uyum içinde yaşamayı içerir. Bütünleştirmenin anahtar faktörleri de bunların gerçekleşmesi için yapmamız gerekenleri ifade eder.

Bunlar, inançlarımıza aktif olarak bağlı kalma cesaretine sahip olmayı bizden ister. Ayrıca koşullarımızı buna göre değiştirmeye istekli olmayı bize bir yol olarak sunar. Aynı zamanda, geleceği kontrol etme veya aşırı taleplerde bulunma tutumlarımıza karşı da direnmeyi gerektirir.

Tüm bu nedenlerden dolayı, yarınla ​​ilgili endişelerimizi serbest bırakmanın yollarını bulmalıyız. Ayrıca kendimize özgü otantik bir şekilde yaşamak için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Bu süreç bir tür inanç sürecidir. Öyle ki karşılığında hiçbir şey talep etmeden, sahiden yaşanmış bir hayatın nihai değerine kavuşmaya dair olan bir inançtır.

Bu yazıyı nasıl buldunuz? Sizin de bu konu ile ilgili tecrübeleriniz var mı? Lütfen yorumlarda benimle paylaşın!

Konu ile ilgili diğer yazılar:

>>> Alt İşlevin Karanlık Tarafı Nasıl Çalışır?

>>> Alt İşlevi Bütünleştirmek

Referanslar:

Depth Typology
Psychological Types
Beyond Rare
My True Type

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir