MBTI ile İlgili Yanlış Söylemler -II

MBTI ile İlgili Yanlış Söylemler -II

Yanlış söylemler konusuna daha önce bir giriş yapmıştım. Şimdi bu Yanlış Söylemler –II yazımda MBTI ile ilgili yapılan yanlış genellemelerden bahsetmeye devam edeceğim. Ayrıca bu genellemelerle ilgili kullanılan yanlış söylemleri de dile getirmeye çalışacağım.

Yanlış Söylemler –II, üç yanlış söylemden bahsedecek.

Yanlış Söylemler -II: “Hissetme yönü güçlü olanlar, düşünme yönü güçlü olanlardan daha duygusaldır.”

Bu genelleme gerçek olmamasının yanı sıra oldukça rahatsız edici bir yanılgıdır. Çünkü hem düşünen tipler hem de hisseden tipler duygulara sahiptirler. Hatta hepsi aynı derecede hissi olma potansiyeline de sahiptirler. Açıkçası duygusal olmak, hissetme işlevine denk bir durum değildir. Çünkü hissetme, kişisel artılar ve eksiler yerine değer ölçülerine ve etik kurallara göre karar vermekle ilgilidir.

Örneğin, bir ENFJ‘nin etrafında olmaktan dolayı huzursuz ve sinirli olduğu bir aile üyesi var diyelim. Ancak ENFJ bu duygularına rağmen, o aile üyesini özel bir yemeğine davet edebilir. Hatta arkadaşça bile görünebilir. Çünkü ENFJ’nin değerleri ailenin önemli olduğunu ve grup uyumunun kişisel duygularından daha önemli olduğunu ona söylemektedir.

Yine bir ISFP, okulda zorba bir arkadaşıyla uğraşmaktan dolayı üzgün, endişeli veya kızgın hissedebilir. Ancak ISFP kararlarını bu duygulara göre vermek eğiliminde olmayabilir. Çünkü o bir kimseyi, ne olduğuyla değil kim olduğu ile değerlendirecektir. Bu noktada ISFP’ye kendileri için neyin önemli olduğunu, neye inandıklarını düşünerek, etik değerlerine göre bir karar verecektir. Çünkü ISFP’nin kişisel değerleri ve öznel inançları kendine göre çok kıymetlidir.

Bu noktalar dikkate alındığında, hisseden tiplerin çoğu durumda düşünen tiplerden daha az duygusal kararlar verdiklerini söylemek mümkündür. Çünkü onlar, etik değerleri ve başkalarının ihtiyaçları ile uyumu göz önünde bulundurarak duygularını bastırırlar. Ayrıca diğer insanların duygularını anlamaya öncelik verirler. Böylece bazı durumlarda başkalarının niyetlerini daha iyi deşifre ederek anlamaya çalışırlar.

3. Yanlış Söylem: “Düşünme yönü güçlü olanlar soğuktur veya robotiktir.”

Hissetme yönünün güçlü olmasın bir kişinin duygusal olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde, düşünme yönünün güçlü olması da bir kişinin soğuk, duygusuz veya kalpsiz olduğu anlamına gelmez. Düşünen tipler, önündeki şeyleri “doğru-yanlış” bakış açısıyla değerlendirirler. Bu değerlendirme esasında kişisel değildir. Örneğin, bir cerrah, bir mimar veya bir bankacı karar verirken kişisel olmayan ölçüleri kullanırlar. Bunu yapmaları, onların etik anlayışlarına ve değerlerine başvurmadıkları anlamına gelmez. Ayrıca bu durum onların hiçbir duyguya sahip olmadıkları anlamına da gelmez.

Bu sadece, bir karar verme zamanı geldiğinde, artılara-eksilere, doğru-yanlışlara baktıkları anlamına gelir. Ayrıca her şeyi kişisel olmayan bir şekilde tartıp biçtiklerini gösterir. Bu tip karar süreçleri tamamlandıktan sonra onlar da duygularına, etik değerlerine ve ahlak anlayışlarına yönelirler. Ancak durumun dışına çıkarak ve tarafsız ve adil kalabilmeleri için durumu nesnel olarak gözlemleyerek işlerini yaparlar. Çünkü adalet, birçok düşünme tipi için hayati önem taşımaktadır.

Aynı şekilde, insanlara yardım etmeye konusunda da düşünen tipler genellikle çözümler ve planlar üreterek destekleme eğilimindedirler. Örneğin, İnsanlara üzgün olduklarında alan verirler. Onların mahremiyetlerine saygı duyarlar. Çünkü düşünen tipler genellikle kendi duyguları konusunda temkinlidirler. Bu nedenle bazen diğer bireylerin onaylama, doğrulama veya empati istediklerini fark etmezler. Düşünene tipler de hissetme tipleri kadar yardımseverlik, nezaket ve başkalarına karşı saygılı olma yeteneğine sahiptirler. Ancak yöntemleri, hissetme tiplerine kafa karıştırıcı görünmektedir. Aslında oldukça ilgili ve özverili tavırlar sergilerlerken soğuk olarak yanlış anlaşılırlar.

4. Yanlış Söylem: “Dışadönükler insanların etrafında olmaktan her zaman enerji alırlar.”

Bu cümlenin yanlış olmadığını düşünüyor olabilirsiniz ama gerçekten de durum böyledir. Aslında bu, kişilik teorisindeki en önemli yanlış söylemlerden birisidir. Çünkü dışadönükler, öznel bakış açılarını, kavramlarını ve fikirlerini oluşturmak için yalnızlığa da ihtiyaç duyarlar. Evet, davranışlarını dış durumlara göre şekillendirme yönleri güçlüdür. Ancak dışadönük olmak, öncelikle nesnel dünya’ya bakmak anlamına gelir. Bu da insanın kendi düşünce yapısına ve ölçülerine ulaşmasını gerektirir. haliyle her dışadönük bunları oluşturmak için kendi iç dünyasına yöneldiği zamanlara ihtiyaç duymaktadar.

Dışadönükler, yeterli dış dünya uyarımına sahip olmadıkları zamanlarda kendilerini huzursuz hissederler. Ancak bu, üzerinde çalışacakları bir projeleri, keşfedecekleri bir yerleri veya konuşacak bir arkadaşları yoksa bir sorun oluşturur. Onların hâlâ yalnız zamana ihtiyaçları vardır. Çünkü onları tercih etmedikleri işlevlerine güvenmeye zorlayan insanlarla uzun süre sosyalleşmekten dolayı yorulurlar.

Siz bu yanlış söylemler hakkında neler düşünüyorsunuz? Lütfen yorumlarda benimle paylaşın.

İlginizi çekebilcek diğer yazılar:

>>> MBTI Konusunda Bir Bakış Açısı

>>> MBTI ile İlgili Karşı Argümanlar

>>> Meraklılarına 9 Kitap Önerisi

>>> MBTI ile İlgili Yanlış Söylemler -I

>>> MBTI ile İlgili Yanlış Söylemler -III

Referanslar:

Psychological Types
Mbti Manual
Gifts Differing

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir