Çekirdek acını anlamak, seni yalnızca psikolojik değil, ontolojik olarak da dönüştürür. Çünkü bu acı, sadece yaşadığın bir eksiklik değil hayatla kurduğun bağın ilk çatlağıdır. Ve her çatlak, bir giriş kapısıdır.
Kişilik Tipi bir unutmadır. Hatırlamak ise öz’e, merkeze, başlangıca dönüştür. Enneagram diliyle konuşursak: Her tip bir sapma, bir yaraya tepki, bir varoluş unutmasıdır. Ve her tip, bu unutmanın içinden doğan bir arzu, korku veya öfkeyle biçimlenmiştir. Yani kişilik, ruhun kendini korumaya aldığı kalıptır. Peki, unutma nasıl olur?
Bazı bilgiler seni özgürleştirir ve seni, “sen” sandığın şeylerden çözer. Enneagram da bu bilgilerdendir. Çoğu kişi onu bir kişilik testi sanır. Seni tanımlar, sınıflandırır ve bir koda indirger; Tip 1, Tip 3, Tip 5… Oysa Enneagram bir sabitleme değil bir çözülme sanatıdır. Ve bu çözülme özle yeniden temasa açılan derin bir aynadır.
Varoluşun temel gerilimini bu yazıda keşfet: Öz ve Tip arasındaki çatışma, Enneagram perspektifi ve hatırlamanın çağrısı üzerine derin bir yolculuk.